Özet: Gün geçtikçe kalabalıklaşan bir
topluluğa yön veren GNU Felsefesini ve Özgür Yazılım Akımı’nı duymadı iseniz bu
yazıya bir göz gezdirmenizde fayda var; bu yazıda GNU ve Linux’un ne olduğu
anlatılmaya çalışılmıştır.
Bu yazıyı
okumak ve bahsedilen düşünceleri özümseyebilmek için bilgisayar konusunda uzman
olmanız kesinlikle gerekmemektedir fakat, başlamadan önce, kavramların aynı
anlamlarını kullandığımızdan emin olmak için aşağıdaki bazı bilgisayar
terimlerin tanımlarını yapmak yerinde bir hatırlatma olacaktır:
Donanım
(Hardware): Bir
bilgisayarın veya başka bir benzer sistemin fiziksel, dokunulabilir, gerçek
parçaları (ses kartınız, işlemciniz, disk sürücüleriniz, monitörünüz, yazıcınız
gibi).
Yazılım
(Software): Donanımlar
üzerinde elektronik olarak saklanabilen bilgisayar programları ya da verilerin
tümüne verilen isim (işletim sisteminiz, mp3 dosyalarınız, mp3 çalıcı
programınız, metin belgeleriniz gibi).
Kaynak Kod
(Source Code): Bir
programın, herhangi bir programlama dili ile yazılmış, insana yakın orjinal
formu. Programlar, kaynak kodların çeşitli derleyicilerden geçirilerek
bilgisayarın anlayabileceği bir forma dönüştürülmüş halleridir. Örneğin mp3
çalıcı programınızı bilgisayarınızda çalıştırabilirsiniz fakat onun nasıl
çalıştığını anlayabilmeniz için kaynak koduna bakmanız gerekir. En ilkel hali
ile kaynak kod için, ait olduğu programın bilgisayara ne yaptırdığını ve nasıl
çalıştığını tam olarak anlayabilmemizi sağlayan yazılı halidir diyebiliriz.
Bu çok kısa
ve genel bilgilendirmenin ardından, “Bilim ancak kollektif olarak gelişir ve
bilgi paylaşılmalıdır” diyen Richard M.
Stallman ‘ın öncülüğünü gerçekleştirdiği GNU’nun ne anlama geldiğini
açıklayarak başlayalım ve Stallman’ın söylediği ve kimsenin hayır diyemeyeceği
bu söz ile 1984 yılında başlayan GNU hareketinin arasında nasıl bir bağ
olduğundan bahsedelim.
GNU’nun
açılımı, GNU is Not Unix’tir. Yani GNU, ‘GNU, Unix
değildir’ anlamına gelmekte olan özyinelemeli (rekürsif) bir kelimedir. Richard
M. Stallman, 1970’li yıllarda MIT (Massachusetts Institute of Technology)’nin
Yapay Zeka laboratuvarlarında serbest yazılımı bir yaşam şekli olarak benimsemiş
bir grupla beraber 1980’li yılların başına kadar yazılım geliştirici olarak
çalışmıştır. Bu grup ile olan birlikteliğinin sona erişinin ardından kendisini
o dönemlerde ivme kazanan bazı akımlardan dolayı benimsenmeye başlanılmış yeni
bir sosyal sistem içerisinde bulmuştur, Stallman bir röportajında o günleri şu
şekilde nitelendirmekte: “Kendimi özgür olmayan (kaynak kodu kapalı olan)
yazılımların hakim olduğu ve kullanıcıların yardımsız bırakıldığı, parçalanmış
ve birlikte çalışmanın korsanlık olarak nitelendirildiği çirkin bir sosyal
sistemin içinde buldum. Bu tür bir yaşantıyı reddettim. Ancak işimi özgürlüğe
ve birlikte çalışmaya adadığım zaman yaptıklarımdan gurur duyabileceğime karar
verdim.” Ve 1984 yılında tamamen özgür yazılımların meydana getirdiği bir
işletim sistemi ve işletim sisteminin araçlarının geliştirilmesi çalışması
böylece başlamış oldu, işte bu çalışmanın adı GNU idi. Yazılan özgür
yazılımların bir şemsiye altında toplanması için 1985 yılında yine Stallman
tarafından FSF (Free Software Foundation) kuruldu ve GNU yazılımları korumak
üzere GPL (General Public Licence) adı verilen yazılım lisansı duyuruldu. GPL
lisansı ile lisanslanan özgür yazılımların amaçları özgürlüklerini korumaktan
başka bir şey değildir.
Özgür
yazılımlar hakkında sık rastlanan bir yanlış anlama, özgür yazılımların
ücretsiz olduğudur; genellikle böyle olmakla beraber, özgür yazılımlar ücretli
olabilirler, fakat kaynak kodları ücretlendirmelerinden bağımsız olarak
açıktır. Bir yazılımın, ‘özgür yazılım’ olarak değerlendirilebilmesi için
yazılımın kullanıcısına neleri sağlaması gerekir?
- Yazılımı kullanan kişi onu her
türlü amaç için çalıştırmakta özgürdür. Özgür yazılımlar kullanıcıları
kısıtlamazlar.
- Yazılımı kullanan kişi
yazılımın nasıl çalıştığını incelemekte ve kendi özel ihtiyaçlarına daha
iyi cevap verebilmesi için yazılım üzerinde değişiklik yapmakta özgürdür.
Kendisi yeterli bilgiye sahip değilse bunu bir başkasına da yaptırabilir.
- Yazılımı kullanan kişi elindeki
yazılımı dağıtmakta ve toplum ile paylaşmakta özgürdür.
- Yazılımı kullanan kişi yazılımı
geliştirmekte ve geliştirdiği yeni halini toplum ile paylaşmakta özgürdür.
GPL’nin bu
hükümlerine bakıldığında ‘yazılımı yazan’ kişi ile ‘yazılımı kullanan’ kişi
sanki birbirine karıştırılmış gibi görünüyor. İnsanın, -özellikle günümüz
koşullarında- bir yazılımı kullanan kişinin, kullandığı yazılım üzerinde,
yazılımı üreten kişi kadar hakka sahip olmasını kabul etmekte güçlük çekmesi
çok doğal… Özgür yazılım akımı ile beraber, GPL şemsiyesi altında geliştirilen bir
yazılım özel bir çaba sarfetmeye gerek bırakmadan, başlangıcından sonuna değin
toplumun ve bilimin yararına geliştirilmiş olur. Çünkü bu lisans ve yaklaşım
sayesinde,
- Yazılım geliştiricileri
tekerleği yeniden keşfetmekle vakit harcamaz, daha önceden üretilmiş olan
araçları yazılımlarına ekleyerek bunlar üzerine yeni şeyler inşa edebilir.
- Aynı işi yapan yazılımların en
iyi yönleri alınarak kullanıcılara optimum çalışan, kaliteli yazılımlar
hızla sunulabilir. Kullanıcılar var olan yazılımlar arasından istediğini
deneyerek kendi ihtiyacını rahatça seçebilir.
- Kullanıcılar özgür yazılımlara
çok makul fiyatlar ile ya da -çoğunlukla- 0 maliyetle sahip olabilir,
dolayısı ile yazılım ücretlerine ayırdıkları kaynaklarını donanıma ya da
diğer ihtiyaçlarına ayırabilir, yaşam ve çalışma standartlarını
yükseltebilirler.
- Yazılımın kaynak koduna da
sahip olduklarından dolayı kullanıcılar kritik yazılımların nasıl
çalıştığını anlamak için kaynak kodlarına bakabilir, isteklerine göre
özelleştirebilir ve kaynak tasarrufu sağlayabilir. Elbette kullanıcılar
yazılım üretimi konusunda bilgili olmak zorunda değildir, ne bir programcı
kiralamak kullanıcı için, ne de var olan bir yazılım üzerinde değişiklik
yapmak bir programcı için zordur.
Bütün bunlar
göz önünde bulundurulduğunda, özgür yazılım akımı bilişim dünyasının acımasız
çarkları arasında açan bir çiçek gibidir. GPL’nin zekice düşünülmüş hükümleri
sayesinde bu akımın önü kendi menfaatlerinden dolayı kapalı kaynak kodu
savunan, küçük bir kitleyi doyuran egoist yazılım devleri tarafından bir türlü
kesilememektedir ve Free Software Foundation’un kurulduğu 1985 yılından bu yana
internet teknolojisinin de hızla yayılması ile bu akım bütün ülkelere sıçramış
durumdadır. Açık kaynak kodlu özgür yazılımlar yukarda bahsedilen özellikleri
ile şu avantajları da beraberinde getirmektedir:
Güvenilirlik:
Açık kaynak
kodlu yazılımların belki de en büyük artısı olan güvenilir oluşları, kimi
çevreler tarafından doğru olmayan bir mantıkla bir dezavantaj gibi gösterilmeye
çalışılmakta ve topluma ‘Açık kaynak kodlu bir yazılımın tam olarak nasıl
çalıştığı kaynak koduna bakılarak bilinebildiği için yazılımın barındırdığı
güvenlik problemleri saldırganlar tarafından kolaylıkla tespit edilip
kullanılabilmektedir’ gibi bir düşünce yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Fakat
açık kaynak kodlu bir yazılım, doğası gereği geliştirilmesi sürecinden
kullanımı zamanına değin onbinlerce göz tarafından denetlenmektedir. Var olması
muhtemel bir güvenlik problemi ya da kötü niyetli bir programcı tarafından
bilinçli olarak yerleştirilebilecek bir kod parçası yazılım sizin elinize
ulaşmadan tespit edilmekte ve hızla düzeltilmekte ya da size ulaşması
engellenmektedir. Ayrıca kimse, binlerce insanın kollektif bir şekilde
geliştirdiği bir yazılımın güvenilmez olduğunu idda ederken, sınırlı sayıda
kişinin geliştirdiği ve kaynak kodunu kapattığı bir yazılımın güvenilirliğini
kimin ve nasıl garanti edeceği sorusuna yanıt veremez.
Sağlamlık: Yine açık kaynak kodlu yazılımların
doğal geliştirme süreci içerisinde çok sayıda insan tarafından denenmeleri ve
kaynak kodlarının gözden geçirilmesi sonucunca ortaya yüksek kalitede, stabil
ve kuvvetli yazılımlar çıkmaktadır.
Esneklik: Kaynak kodu açık bir yazılım hızla
ve kolaylıkla yeni bir sistem üzerinde çalışacak şekilde yeniden
yapılandırılabilmekte, bir kısmı çıkarılarak kapsamı daraltılabilmekte ya da
eklenen yeni fonksiyonlarla kapsamı genişletilebilmektedir.
Uygulama
Desteği: Çok geniş
bir yelpazede ve çeşitlilikteki bir çok açık kaynak kodlu özgür yazılım her gün
duyurulmaktadır. Herhangi bir konudaki ihtiyaç açık kaynak kodlu yazılımlarla
hızlı ve kaliteli bir şekilde çözüme kavuşturulabilmektedir.
Belki de
hepsininden önemlisi, bahsedilen yazılım sizin kendi malınız olmaktadır. Yukarıda da bahsedilen GPL lisansı
uyarınca üretilmiş bir yazılım üzerinde, onu hazırlayan kişi kadar hakka sahip
olmanız inanılması güç bir şeydir. İnsanların bu durum karşısında şu şekilde
bir değerlendirme yapması çok sık rastlanan bir durumdur: ‘Bir yazılımın kaynak
kodunun açık ya da kapalı olması, özgür olması ya da olmaması benim için neyi
değiştirir?’
Aslında çok
şeyi değiştirmektedir.
Bu şekilde
düşünen kişilerin bir kısmı, bilgisayarlarında lisans bedelleri ödenmemiş,
kopya yazlımlar kullanmaktadırlar, dolayısı ile ellerindeki yazılımların yasal
kısıtlamaları ve hükümlerinden dolayı hırsız durumuna düşmekte ve yasaları
çiğnemektedirler; sırf ihtiyaçlarını karşılamak istedikleri için hayatları
boyunca yapmayı akıllarından bile geçirmeyecekleri suçları işlemiş
sayılmaktadırlar.
Bir kısmı da
bilgisayarlarında kullandıkları yazılımların lisans bedellerini ödemekte, fakat
kullandıkları yazılımın lisans hükümleri uyarınca lisans bedeli ödenmiş
yazılımlarının bir kopyasını çok yakın arkadaşları dahi istese ona ‘hayır’
demek durumunda kalmaktadırlar. Demedikleri taktirde de arkadaşlarını ilk
kısımdaki insanlar genellemesine itmektedirler. Yani lisans bedelini ödedikleri
taktirde dahi bir yazılıma sahip olamamakta, yazılımı özgürce kullanamamakta,
özgür olamamaktadırlar. İşte bu durum, Richard M. Stallman’ın “bu yaşam şeklini
reddettim” dediği yaşam şeklidir.
Peki bunca
koşuşturma arasında Linux ‘un
yeri nerededir? (Linux, linuks şeklinde telaffuz edilir )
Linux, Linus
Torvalds adında Finlandiya’lı bir bilgisyar mühendisinin 1991 yılında Helsinki
Üniversitesi’nde bir öğrenci iken kişisel bilgisayarında kullanmak üzere
geliştirmeye başladığı bir işletim sistemi çekirdeğidir (işletim sisteminin
çekirdeği, işletim sisteminin beyni diye tabir edebileceğimiz kısmıdır).
İnternet’te yaptığı duyuru sonucunda tüm dünyadan bir çok programcının da
desteği ile hızla gelişmiş ve halen aynı destek ile gelişmekte olan açık kaynak
kodlu, özgür bir yazılımdır. Hızlı bir sürecin sonunda Linus’un geliştirdiği
çekirdek, GNU hareketinin bir meyvesi ve aynı zamanda taşıyıcısı haline
gelmiştir. GNU için yazılmış özgür yazılımlar çok kısa süre içerisinde Linux
çekirdeği ile uyumlu çalışabilecek hale getirilmiş ve ortaya güçlü, esnek ve
açık kaynak kodlu bir işletim sistemi çıkmıştır. GNU/Linux olarak anılması gereken
işletim sistemi zaman içerisinde telaffuz kolaylıklarından ötürü Linux olarak
anılmaya başlanmıştır.
Şu anda GNU
yazılımlarını ve diğer özgür yazılımları bir araya getiren ve tüm bunları bir
Linux çekirdeği ile beraber toplu, derlenmiş ve kurulumu çok kolay bir işletim
sistemi olarak piyasaya süren irili ufaklı bir çok çalışma mevcuttur. Fedora,
Debian, SuSe, Mandrake, Slackware bunlardan çok bilinen bir kaçıdır. Her biri,
normal bir bilgisyar kullanıcısının biraz dikkat ederek bilgisayarına
kurabileceği ve neredeyse hiç yabancılık çekmeden kullanabileceği kadar rahat
bir kurulum arayüzüne sahip bir şekilde dağıtılmaktadır. Eğer dağıtımlar
hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız 3 adresini ziyaret edebilirsiniz.
Bu dağıtımlar üniversitelerin Bilgi İşlem Dairesi başkanlıklarından, bilgisayar
mühendislikleri bölümlerinden ya da sadece dağıtım işini üstlenmiş internet
sitelerinden çok cüzzi miktarlar karşılığında temin edilebilmektedirler.
Türkiye’de
de dünyanın her yerinde olduğu gibi Linux ile tanışmak isteyen ve yukarda vaad
edilen şekilde bir bilgisayar yaşantısına adım atmak isteyen kişileri bir araya
getirmek ve desteklemek vazifesini üstlenmiş ciddi ve özverili organizasyonlar
mevcuttur. LKD (Linux Kullanıcıları Derneği), tüm Linux camiasının buluşma
noktası olmayı hedefleyen ve bütün özgür yazılım hareketlerine kucak açmış bir
dernektir. Her yıl düzenlenen ve 4 gün süren Linux Şenlikleri ile 3-4 paralel
salonda yapılan seminer oturumları ile insanlar Linux ile ilgili çeşitli
konularda bilgilendirilmekte, hiç bilmeyenlerden profesyonel bilgisayar
kullanıcılarına kadar herkezin faydalanabileceği etkinliklere Türkiye’nin dört
yanından konuşmacılar ve izleyiciler katılmaktadır. E-posta listelerinde özgür
yazılım ve linux konusunda yardım almak isteyen kişilere yardım edilmekte,
düzenli ve gezici seminerler ile kitleler ücretsiz bilgilendirilmektedir.
Türkçeleştirme, yeni özgür yazılımların geliştirilmesi gibi çalışmalara destek
verilmektedir.
Şu anda
nerede ise tüm üniversite bilgi işlem merkezlerinin yanı sıra, NASA, IBM, HP,
Boeing, HSBC, CityBank, SonyEricsson, Nokia, Siemens, Samsung, General Motors,
Hyundai, Oracle, EToys gibi çok büyük kuruluşlar Linux kullanmakta ve bir
şekilde özgür yazılımlara destek olmaktadırlar.
Eğer çaba
sarf etmeyi göze almışsanız sonrasının nasıl geldiğine siz de şaşıracaksınız.
Bütün bunlar
sanki bir pazarlama şirketinin serzenişleri gibi görünmekte, insanın aklına
‘Peki bunca insan neden bu fikrin peşinden koşturuyor? Bu kişilerin menfaati
nedir?’ soruları takılmaktadır.
Siz kabul
etmesenizde, özgür yazılımlar ve Linux sizin kullanmanız için hiç bir karşılık
beklemeden size sunulmuş birer hediyedir. Sizin malınızdırlar, ve ona sahip
çıkmak ya da çıkmamak özgürlüğü de diğer tüm özgürlükleriniz gibi sizin
elinizdedir. Bu akım ve bu akımın ürettikleri, toplumların refah seviyesini
yükseltmek için çalışan bilime ve gelecek nesillere bir mirastır.
Richard M.
Stallman’ın söylediği gibi, ‘Özgür yazılım kullanmayı hak ediyorsunuz’.
0 yorum:
Yorum Gönder